Özel ve Erdoğan’ın erken seçim çıkışları siyaset gündemini hareketlendirdi
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in geçtiğimiz günlerde “Millet meydanlarda seçim olsun istiyor. Karar alalım, iki ay sonra seçim olsun” çıkışı sonrasında siyasette “erken seçim” tartışması başladı. CHP kanadı, “erken seçimin olması gerektiğini” her ne kadar savunsa da iktidar cephesinde “olası erken seçim kararının 2027 yılının sonuna doğru olabileceği” belirtiliyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın konuşmalarında “seçimler için dört yıl süre olduğunu” sürekli anımsattığına dikkat çekilirken, AKP’de, “cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde ‘erken seçimin’ olmadığı, anayasada ‘seçimlerin yenilenmesi’ hükmünün yer aldığına” vurgu yapılıyor. AKP’nin gelecek dört yıl içerisinde “ilk iktidara geldiği yıllarda olduğu gibi icraatlar sürecini yürüteceği” ve başta artan enflasyonla mücadele olmak üzere, eğitim, sağlık, teknoloji, yargı gibi alanlarda yeni düzenlemeler yapmadan “seçimlerin yenilenmesi kararının alınmayacağının” altı çizildi. Bu süreçte iktidarın en önemli hedeflerinden birisinin de “yeni anayasa olduğuna” işaret edildi.
“DESTEK VERSİNLER”
AKP kanadı, “3. dünya savaşı” tartışmalarının yaşandığı Türkiye’nin güvenliğinin öncelenmesi gerektiği bir dönemde CHP’nin erken seçim çıkışının doğru olmadığını belirtti. Ayrıca partililer şu değerlendirmeyi yaptı: “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine yönelik eleştiriler mevcuttu. Sistemin aksayan yönleri ve bunların düzeltilmesi gerektiğini cumhurbaşkanımız da konuşmalarında sürekli dile getiriyor. Yeni anayasada sistemin aksayan yönlerinin düzeltilmesi için CHP katkı verebilir, yeni anayasa çalışmalarına katkı sunabilir ve toplumsal bir uzlaşı ile anayasa değişikliği sağlanabilir. Ancak CHP’nin yeni anayasa çalışmalarına katkı vermek istemediği dillendiriliyor. Türkiye’nin ‘erken seçim’ tartışmalarına çekilmesi yerine, yeni anayasada sistemin revizyonuna, aksayan yönlerinin düzeltilmesine destek verebilirler.”
HALK SEÇİM YORGUNU
İktidar cephesinden ise 14 ve 28 Mayıs cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerinin hemen ardından Türkiye’nin bir de yerel seçime gittiği yurttaşların “seçim yorgunu olduğu” yorumu geldi. Partililer ayrıca seçimler nedeniyle TBMM’nin şimdiye dek yeterince çalışamadığını da belirtti. 31 Mart’taki yerel seçimde, Türkiye’deki seçmenin bir kısmının “sandığa gitmediği” hatırlatıldı. Ayrıca “Bir yıl sonra yeniden seçim olacağı açıklanırsa bu hem ülke için hem de yurttaş için büyük bir külfet olacak. Halk sorunların çözümünü istiyor, sandık değil” yorumları da yapılıyor.
İKİ SEÇENEK VAR
Seçimlerin yenilenmesi kararı için mevcut anayasada iki seçenek bulunuyor. Anayasanın 116. maddesi, cumhurbaşkanına seçimi yenileme yetkisi veriyor. Cumhurbaşkanının “seçimi yenileme” kararı almasının ardından ise 60 gün sonra seçime gidilebiliyor. Seçimlerin yenilenmesi kararının TBMM’ce alınması içinse milletvekillerinin beşte üç çoğunluğunun (360 milletvekili) “evet oyu” vermesi gerekiyor. Ancak parlamentodaki siyasi partilerin milletvekillerinin dağılımına bakıldığında TBMM’den “seçimlerin yenilenmesi” kararı alınması için Cumhur İttifakı’nın da CHP’nin de tek başına milletvekili sayısı yeterli değil. Bu durumda siyasi partilerin, 360 milletvekilini bulabilmesi için “uzlaşması” gerekiyor.